Biz danışanlar için, içlerinde var olanı ortaya çıkartmak için zemin hazırlarız.
Söyleyemeyeni duymak, bakmadığı yere bakmak.
“Ben nasıl ben oldum?” kendisi ile ilgili hakikate ulaşmasını sağlamak.
Ben ‘öteki’lerle nasıl ilişkiye giriyorum , zaman ve mekan hazırlama ve bunun zeminini
yapmak.
Bana ait olanı uzak tutarak; ona ait olan sevgi , nefret, aşk ,öfkeyi konuşabilmek…
Arkadaşlar ,akrabalar taraf tutar. Terapist nötrdür. Kişinin savunma mekanizmalarını ve
dürtüleri arasında taraf tutmak.
Kişinin aklından onu kurtarabilirsek içinden geçeni o anlayabilir. Dışardan aldığı bilgilerden
onu arındırmak.
Terapist , bilen kişi olmadan vaz geçer.
Hesabı meslektaşlara veririz. Birbirimizi dinlerken aynıyızdır.
Bize gelen danışanlarla aynı yerden yaralıyız.
Psikoterapiye danışan tek başına gelmez. Bir sürü kişi ile gelir.
Terapist her zamana tek başınadır. Ama hiç yalnız değildir.
Danışandan geleni ona yansıtırız. Anlattıklarını yorumlarız.
Seans sırasında dirençlerle karşılaşırız. Bazıları bilinçli olarak , bazıları bilinçdışı olarak.
Filan şeyi anlatmak için falan şeyi anlatır (!!!)
İnsanların ilişkileri bakım verenleri ile kurulur. Bu ilişkileri bakım verenlere yönelik atıflar
bozar. (Eserle değil ,eseri yapanla ilgileniriz.)
Bildiğinden vaz geçemeyen biri cahil biridir. Cahillik bilmek demektir. Bilmeyen biri öğrenmeye açıktır.
Uzm. Psk. Dan. & Psikoterapist
Ece Özge Karakuz
18.10.2020