Mutluluk, hüzün, öfke, şaşkınlık, korku…. Hayat nasıl birçok olayı içinde barındırıyorsa, insan da bünyesinde bir çok duyguyu barındırır. Farklı zaman dilimleri, farklı kişiler, farklı deneyimler insana bir çok keşif yanında bir çok duygu sunar.
Bir duygu bize geldiğinde ki bizim bünyemiz çağırır, oluşturur onu; nedendir olumlu duygular kucaklanmak istenirken, olumsuz bizim omuzlarımıza yük olan duygulardan anında arınmak isteriz.“Bir duygu acıya neden olmaz. Asıl acı ve ızdıraba yol açan şey, bir duyguya direnilmesi veya bir duygunun bastırılmasıdır.” der Frederick Dodson. .
Duygular üzerine eminim ki çok insan düşünmüştür. Duygularımız aynı zamanda kültürümüzün, eğitimimizin, cinsiyetimizin ve ülkemizin bir parçasıdır. Bununla birlikte, genetik tabanımıza zaten entegre olmuşlardır.
Pozitif, negatif veya nötr olsalar da tüm duyguların bize hayatta kalmak için yardım eden işlevleri bulunur. Duygular bize insanlık verir. Bütün bu duygular gerekli ve değerlidir. Sonuçta, uyum sağlamamıza ,kendimizi anlamamıza yardımcı olurlar. Duygularımızı kendi yararımıza olacak şekilde “akıllıca” kullanabilmek için onları anlamak çok önemlidir. Susturmadan onları dinlemek, dinlemeyi öğrenebilmek…Anlamını kavrayabilmek, öğrettiklerini hissedebilmek. Biz çağırır biz besler biz yollarız hayatımızdan.. Tüm duygular insana dairdir, hangilerini beslersen hayatında o çoğalır.
Uzm. Psk. Dan. & Psikoterapist
Ece Özge Karakuz