• birincicoguldanismanlik@gmail.com
  • Kartaltepe Mahallesi İncirli Caddesi No:72 Daire:12 Bakırköy/İstanbul
  • +90 501 048 96 18 / +90 543 714 17 10

Yazılar

VAROLUŞSAL MESELELER ÜZERİNE DÜŞÜNMEK



“Ben kimim?, Kimdim? Ve Nereye Gidiyorum?”

”Kişinin yaşamı tamamen kendi sorumluluğundadır, kendi yaşamının, yaşam deseninin, seçimlerinin ve eylemlerinin yazarı kendisidir.” Der İrvin Yalom

Varoluşçu terapinin temel felsefesinde olduğu gibi özgür olduğumuzda ve yaşamımızdan kendimiz sorumlu olup, kendimizi gerçekleştirme kapasitesine sahip olduğumuzda daha anlamlı yaşamaya başlıyoruz. Her şey bizim elimizde artısı,eksisi,yanlışı ve doğrusu. 

Yalom’un ortaya attığı ölüm, özgürlük, anlamsızlık ,izalasyon’a biraz dokunacak olursam; Önce Zaman’a gidiyor zihnim. Zamanı nasıl değerlendiriyorum, nelerle değerlendiriyorum, kimlerle , peki ya kendimle? Önce kendimi sonra o kelimeleri sorguluyorum.

Ölümü düşündüğümde korkudan çok belirsizlik zihnime düşüyor. Ne zaman olacağı belirsiz bir hal. Ve sınırını bilmediğin bir şeyi beklemek. Ve bu da beni sürece götürüyor. Sonuçtan çok süreci düşmeme. O zaman ölüm kelimesinden çıkıp yaşam kelimesine uzanıyorum. Nasıl yaşamalıyım? Ne istiyorum ve ne istemiyorum? Ben hayatımı nasıl geçiriyorum? Neler beni tatmin ediyor? İş, arkadaşlar,mekanlar,yemekler, hobiler…Peki ya kendimle nasıl yaşıyorum? İşte bunların hepsi bana ölümden doğuyor. Ve ölüm iyi ki var diyorum. Eğer olmasa kısıstsız bir zamanın içinde neyin ne kadar değeri olurdu ki? Zamanın kısıtlı olması çok değerli, çok! Ölümlü olduğumu bilmek yaşam ve yaratıcılığımın esin kaynağı oluyor. O kısıtlılık beni seçime götürüyor. Daldan dala geçen birbirinden değerli kelimelere.

Özgürlük çok uçsuz bucaksız. Şöyle bir kendime ve çevreme bakıyorumda özür olan her birey olgun, olgunluğu sorumlulukla da birlikte düşünüyorum. Kendinden , seçimlerinden sorumlu olan kişi özgür insandır. Bağımsızdır. Bunun tam tersise bağımlılık, kararların hep başkasınca verilmesi seçim yapamamak. Bir şeyi anlamak tam tersini ne kadar da düşünmeye itiyor bizi.

“Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır.” Diye bir söz okumuştur bir yerde. Ne kadar da anlamlı gelmişti o an.Ve tabiki hala daha öyle Ve anlam kişinin hayatında zaman ile değişiklikte gösterebilir. Yarına uyandırır yaşatır, değerli kılar. 

Ve tabi yalnızlık, izalasyon…Ölümü, özgürlüğü ve sorumluluğu düşündüğümde yalnızlık daha da yukarı çıkan bir duygu oluyor. Ve yalnızlığın tek başınalıktan farklıdır. Kendi farkındalığımıza vardıkça, özgürlüğümüzü ve dolayısıyla sorumluluklarımızı fark ettikçe, kendi kimliğimizi oluşturup tek başımıza var oldukça, diğer insanlarla daha anlamlı ilişkiler içine giriyoruz. Ve anlamlar, değerler amaçlar oluşturuyoruz. Değiştirilmez ve vazgeçilmez kaygının ve ölümün gerçekliğine ve her an belirsiz halde yanı başımızda duruşuna sarılıyoruz. Hepimiz ölümlüyüz ve yaşamınızda her şeyi yapacak kadar zamanımız yok. Eyleme geçme ya da hiçbir eylemde bulunmama potansiyeline sahibiz, dolayısıyla eylemsizlikte bir seçimdir. Eylemlerimizi kendimiz seçeriz. O yüzden de kaderimiz üzerine etkimiz vardır. Varoluş kaygısı da yaşamın temelidir. Ölüme kadar o kaygı bizimle olacak. Yalnızlıkta kişisel farkındalığımızı arttırmak önemlidir. Kişisel farkındalık arttıkça kendimizle yüzleşmemizde artar. Kaygı ve korku gelir, belirsizlik kaygı doğurur. Sınırlılık ve kaygıda yaratıcı kişilerin ortak özelliği bence. Sınırlı zamanım olduğunu bilmem bana verilmiş bir hediye. Peki ben bu hediyeyi nasıl kullanacağım.

 

Yazılar