Hayatın dengesini bulmak önemli…
Malum, denge için yere sağlam basmalı insan; bir ağaç gibi kök salmalı, toprağa sımsıkı tutunmalı.
Ama madem ki kalkmışız iki ayak üstüne, sadece köklenmek değil mesele…
Aynı zamanda özgürce, bilinmeyene açmalı kollarını; tutmak, dokunmak, keşfetmek istercesine uzanmalı gökyüzünün enginliğine.
Hem de öyle bir uzanmalı ki kökler sarsılmalı, yerlerinden kopmamak için daha sıkı tutunmalı.
Bir yarımız topraktan battaniyesi altında güvende ve huzurluyken, diğer yarımız o güvenin verdiği rahatlıkla rahatsızlık çıkarmalı, sınırları zorlayıp huzursuzlanmalı.
“Kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salmak”tan yakınır ya hani şair…
Asıl mesele, aynı anda ikisi de olabilmektir.
İşte o vakit dengede durabiliyorsak eğer, her şey tamam dediğimizde bizi büyük bir yanılgı bekler: Çözdük deriz hayatın felsefesini, dengelerin dengesini…
Oysa bilmeliyiz ki iç dengemiz sarsılmaz gibi de dursa yadsınamayan dış faktörler var bu diyalektik yaşamda.
Uzun süre duramayız böyle; mutlaka sıçramalı, koşmalı veya adım atmalıyız ileriye ya da geriye…
Yoksa mahkumuz dengemizi kaybedip istemsizce yere düşmeye…
Uzm. Psk. Dan. & Psikoterapist
Ece Özge Karakuz