Deneyimsel Oyun Terapisi
Deneyimsel Oyun Terapisi (DOT) Byron E. Norton ve Carol Crowel Norton tarafından geliştirilmiş, terapist tarafından yönlendirmenin yapılmadığı bir oyun terapisidir. DOT, İlişkisel Oyun Terapisi (Relationship Play Therapy) ile Çocuk Merkezli Oyun Terapisi’nin sentezi ve daha da geliştirilmiş şeklidir.
DOT çocukların dünyayı bilişsel olarak değil, deneyimsel olarak algıladığı varsayımı üzerine kuruludur. Çocuklar kuşkuları, soruları ve korkularını bilişsel olarak anlamaktan çok deneyimsel olarak anlarlar ve aktarırlar. Çünkü çocuklar rahatsız edici duygular üzerine etraflıca düşünemezler, bunu yerine o duyguları çeşitli ortamlarda, çeşitli davranışlar ile hareket ederek deneyimlerler.
Çocuk, 2 yaşından itibaren sembolik oyunlar ve fantezi oyunları oynamaya başlar. Bu dönemden sonra çocuklar, semboller ve oyuncaklar vasıtası ile sorunlarını canlandırabilirler. Oyunda oyuncaklar yolu ile canlandırma yapan çocuk, gerçeklikten uzaklaşarak bunalmaktan kurtulur. DOT’de çocuğun terapistle kurduğu ilişki iyileşmenin temel bileşenidir. DOT’da Çocuk Merkezli Oyun Terapisi gibi çocuğun iyileşmek için çaba harcadığına inanır. Aynı şekilde çocuk, acısını nasıl ele alacağını ve nasıl oyuna dökeceğini herkesten daha iyi bilir. Bu nedenle DOT’da terapist oyun terapi odasında çocuğu yönlendirmez. Çocuk içinden geldiği oyuna ve oyuncağa yönelebilir ve dilediği oyun senaryosunu kurgulayabilir.
Eğer çocuk kendi oyunlarına çocuğu dahil etmek isterse, terapist o zaman çocukla birlikte oynamaya başlar. DOT’da terapist çocuğun kendine verdiği rolü yerine getirir. Kendisi gibi hareket etmesini isterse öyle hareket eder. Çocuk kendini güçlü terapisti zayıf konuma koyabilir. Bu yolla çocuk hayatta yetişkinlerde olan gücü terapide deneyimler. Çocuğun verdiği role giren terapist de çocuğun yaşadıklarını ve duygularını deneyimleme imkanı bulur. Bu duygular güçsüzlük, aşağılanma, hor görülme, cezalandırılma, değersizlik gibi duygulardır.
Metaforlar ve Önemi
DOT’u Çocuk Merkezli Oyun Terapisi’nden ayrıştığı konulardan biri metaforların yorumudur. Çocuk, yaşadıkları kaygı ve korkuları fantezi oyunları ile maskeleyerek sergilerler. İçsel süreçleri dışarı yansıtırken metaforik ögeler kullanırlar. Örneğin “Ormandayız ve etrafımda böcekler var” diyerek oyun kurgulayan bir çocuk, “Korkuyorum” duygusundan daha öte bir şeyler anlatmaktadır. Bir metafor çocuk adına binlerce ifadeyi anlatabilir ve çocuğun yaşadığı travmatik deneyime dair ipuçları sunar. Metafor, gerçeğe açılan bir köprüdür. DOT terapisti çocuğu anlamak için bu metaforlara önem verir. Oyuncakların metaforik anlamları DOT terapisti için önemlidir. Ancak ÇMOT’de terapist ilişkiye odaklanır. Terapi esnasında metaforları bulmaya, anlamlandırmaya çalışmaz. DOT terapisti ise bu metaforlardan el ettiği bilgileri önemser, gerekli durumlarda ile de paylaşır.
DOT’un ÇMOT’den diğer bir farkı ise terapistin rolündedir. ÇMOT’de terapist sözel yollar geri bildirimlerde, yansıtmalarda ve aynamalarda bulunarak çocuğun deneyimini pekiştirir. DOT’da ise terapist sözel geri bildirim, içeriği aktarmak yerine daha çok çocukla birlikte çocuğun oyununu deneyimler. Terapist oyuncakların sembolizmine, rol dağılımına, çevresel bağlama, korku nesnelerine karşılık verebilir. Terapistin amacı çocukla birlikte oynayarak çocuğum deneyimini derinleştirmektir. Ancak terapist oyuna katılırken hiçbir zaman oyunu yönlendirmez.
DOT’da terapist oyun içinde çocuğun gerçek hayatta yaşadığı duygulanımı canlandırır. Örneğin çocuk ateş edip de terapisti vurduğunda terapist “Ahh vuruldum, bacağım acıyor.” şeklinde tepki verebilir. Burada terapist çocuğa bir şekilde gerçek hayatta zarar veren bir deneyimde çocuğun yaşadığı acıyı canlandırmış ve böylece deneyimi zenginleştirmiş olur.
Terapide Sınırlar
DOT’de önemli olan birlikte yaşanan travmatik deneyimi deneyimlemektir. Çocuk travmasını yeniden canlandırırken terapisti istediği konuma oturtabilir. Ona ateş edebilir, vurabilir, ölü numarası yapmasını isteyebilir, ellerini arkadan bağlayıp yere yatırabilir. Çocuk eşyaya, kendine ve terapiste açıkça zarar vermediği sürece deneyimlemede serbesttir. ÇMOT’de ise çocuğun terapiste ateş etmesine izin verilmez. Çünkü çocuğun bu davranıştan bir süre sonra pişmanlık duyacağı varsayılır. Çocuk ateş etmek için bir başka figüre (hacı yatmaz, erkek bebek) yönlendirilir. Bunu yaparken de “Biliyorum beni vurmak istiyorsun, ancak ben bu odada ateş edilmek için değilim. İstersen bu bebeği benmiş gibi düşünüp ona ateş edebilirsin” şeklinde yönlendirme yapılır. Dolayısı ile DOT sınırlar konusunda daha esnek bir terapidir.
Kullanım Alanları Nelerdir?
DOT başta travma yaşayan çocuklar olmak üzere kaygıları, korkuları olan çocuklarda kullanılabilir. Bunun yanında DOT çocukluk depresyonu, boşanma sonrası uyum sorunu, psikosomatik ağrılar, özgüven sorunları gibi konularda da etkilidir.
Deneyimsel Oyun Terapisinin Tarihi
DOT yeni nesil bir terapi yaklaşımıdır. Byron Norton ve eşi Carol Norton tarafından geliştirilmiştir. 40 yılı aşkın süredir çocuklarla çalışan Byron Norton, 40.000’i aşkın oyun terapi seansı yapmıştır. Bu seanslar sonucunda elde edilen verilerle DOT’ni geliştirmiştir. Norton çifti, alandaki çalışmalarını 1997 yılında kitaplaştırmışlardır. DOT temellerini İlişkisel Oyun Terapisi ile Çocuk Merkezli Oyun terapisinden alır. DOT’nin 3 temel bileşeni vardır:
· Çocuklar içsel süreçlerini ifade etmek için oyunu, sembolleri ve metaforları kullanacak kapasiteye sahiptir.
· Terapistin çocuğun deneyimlerini anlamak ve bunu ona geri aktarmak konusunda yetkin olmalıdır.
· Ebeveynler çocuklarının terapi süreçlerini öğrenmek ve bu süreçlere dahil olmakla ve sorumluluk almakla yükümlüdür.
Norton çifti, yaptıkları çalışmalar sonucunda çocukların terapide yaşadıkları travmayı yeniden deneyimlediklerini, ancak bunu metaforlar ve semboller yoluyla yaptıklarını keşfetmişlerdir. Terapistin görevi de bu deneyimlemeyi anlamak ve çocuğun izin verdiği ölçüde deneyimlemenin içinde yer alarak deneyimi pekiştirmektir.
Terapide 5 Aşama
Norton çifti yaptıkları çalışmalarda çocukların 5 aşamadan geçerek terapi sürecini tamamladıklarını görmüşlerdir. Bunlar keşif, korunma için sınama, bağımlılık, terapötik büyüme ve sonlandırma aşamalarıdır.
Keşif aşaması, ilk birkaç seansı kapsar. Çocuk bu aşamada oyun odasını, oyuncakları keşfetmekle ve nasıl çalıştıklarını, şekillerini, yerlerini incelemekle meşguldür. Bu aşamada çocuklar temkinlidir. Çünkü terapinin nasıl bir şey olduğunu da deneyimlemektedirler.
Korunma için sınama aşamasında, çocuk terapistle bir güven ilişkisi geliştirip geliştiremeyeceğini sınar. Terapistin doğru yaklaşımı ile oyun odasının dışında olmadığı kadar bir özgürlüğe sahip olduğunu fark eder. Terapistin kendisinin dışarı vurduğu duyguların ve düşüncelerin ne kadarını kabul edeceğini test eder. Çocuk bu aşamada, terapistin desteğini görüp görmeyeceğini anlamak için karşıt tutumlar sergileyebilir. Çocuk bu aşamadan geçtiğinde bilir ki, kendisi içindeki acı ile yüzleştiğinde güvenlik, saygı ihtiyacı terapist tarafından karşılanacaktır. Bu aşama sonunda çocuk, hissettiği acıyı terapistle paylaşmaya hazır hale gelir.
Bağımlılık aşamasında çocuk travmatik deneyimini çalışmaya başlar. Bunu fantezi oyunları ile yapar. Terapiste güven geliştirdiği için onu oyuna davet etme konusunda isteklidir. Terapist bu seanslarda çocuğun yerinde olmanın nasıl olduğunu anlar. Çünkü çocuk onu kendi pozisyonuna sokmuş ve dış dünyanın ona davrandığı gibi davranmıştır. Çocuk bu aşamada ona acılarını deneyimleyebileceği bir ortam sunduğu için bağımlıdır.
Terapötik büyüme aşamasında, çocuk, travma personasını bir önceki aşamada sonlandırdığı için deyim yerindeyse bir yas tutar. Biraz donuklaşır ve ilk keşif aşamasında olduğu gibi, odada gezinir. Çocuk bu aşamada yeni edindiği kimliği, benliğini yaşar. Terapist çocuğun bu yeni benlik algısını onaylar. Çocuk bu sürecin sonunda kimlik algısı için artık terapiste bağlı olmaz.
Sonlandırma aşamasında, çocuk artık var olan bir ilişkiyi sonlandırmaya hazırlanır. Çocuğun terapinin ve kurulan terapötik ilişkinin sonlandığı hissedebilmesi için birkaç seans gerekebilir. Bu sürecin sonunda çocuk terapistine “Hoşça kal” diyebilecek hale gelir.