• birincicoguldanismanlik@gmail.com
  • Kartaltepe Mahallesi İncirli Caddesi No:72 Daire:12 Bakırköy/İstanbul
  • +90 501 048 96 18 / +90 543 714 17 10

Hizmet Alanlarımız

Dil ve Konuşma Terapisi




Dil ve konuşma terapisti; dil, konuşma, ses, yutma ve beslenme bozukluklarının önlenmesi, değerlendirilmesi ve rehabilitasyonu ile ilgilenen sağlık meslek elemanıdır. Dil, konuşma, ses, yutma ve beslenme bozuklukları çocukluk döneminden başlayarak yaşlılık dönemine kadar olan süreçteki bireyleri etkileyebilmektedir. Dil ve konuşma bozuklukları alanı kendi mesleki otonomisine sahip bir bilim dalı olmasıyla birlikte belirli durumlarda farklı alanlarla multidisipliner çalışmayı gerektirir.

Dil ve Konuşma Terapisti Hangi Alanlarda Çalışır?

Yutma Bozuklukları

Tıbbi adı disfaji olan yutma bozukluklarında besinler çiğnendikten sonra mideye geçiş aşamasında rahatça yutulamaz ve bu durum kişinin sağlığında problem oluşturur. Bu problemler lokmanın mideye geçişindeki gecikme, engellenme ya da yanlış bir yol izleyerek nefes borusuna kaçması şeklinde olabilir. Disfaji nedeniyle; kilo ve sıvı kaybı, yetersiz beslenme ve aspirasyona (besinin soluk borusuna kaçması) bağlı zatürre gibi problemler görülebilir.Yutma bozukluğu (Disfaji) olan hastaların yönetiminde yer alan dil ve konuşma terapistleri; değerlendirme, tanı ve rehabilitasyonu içeren hizmetler sunar. Yutma bozukluğu her yaş grubundan hastada nörojenik, mekanik, myojenik (kas hastalıkları) ve psikolojik nedenlere bağlı olarak oluşabilir. Disfaji herhangi bir yaş grubunu etkileyebilirken, çoğunlukla yaşlılarda görülmektedir.Yutma bozuklularının tedavisinin planlanması için öncelikle detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Değerlendirme aletsel ve/veya aletsel olmayan yutma değerlendirmesi şeklinde yapılır. Aletsel olmayan değerlendirmede kullanılan tarama testleri hastaların disfaji açısından risk altında olup olmadığını ve aletsel değerlendirmeye ihtiyaç olup olmadığını belirlemeyi amaçlar. Aletsel değerlendirmede Fiberoptik Endoskopik Yutma Değerlendirmesi ve Modifiye Baryum Yutma Çalışması (Videofloroskopi) yutma değerlendirmesinde en sık tercih edilen yöntemlerdir.

Beslenme Bozuklukları

Büyüme ve gelişmenin temeli beslenmedir. Bir bebek veya çocuk ister ağızdan ister beslenme tüpünden beslensin doğru ve yeterli gıda alımına ihtiyaç duyar. Beslenme çocuğun beyin aktivitesini, yeteneklerini, ince ve kaba motor beceri gelişimini ve genel sağlığını doğrudan etkiler. Becerikli ve rahat bir şekilde yemek yemeyi öğrenmek yemek yemenin duyusal deneyimlerine ve bir bebeğin veya çocuğun emmesini, yutmasını, ısırmasını ve çiğnemesini mümkün kılan hareket becerilerinin gelişimine dayanır. Beslenme becerileri ve yetenekleri yemek zamanı becerileriyle bütünleşen sosyal, iletişim ve etkileşimli becerileri içerir.Pediatrik beslenme bozuklukları, bir çocuğun yemek yemekten kaçındığı veya neyi, ne kadar, nasıl yiyeceğini sınırlandırdığı durumlardır. Beslenme bozuklukları kilo kaybı, beslenme yetersizliği, besin takviyesi ihtiyacı veya günlük işleyiş sorunları gibi durumlara yol açar. Bu bozukluklar genellikle çocuğun başkalarıyla yemek yeme gibi normal sosyal aktivitelere katılma yeteneğini sınırlar ve aile ile kurulan sağlık sosyal etkileşimi olumsuz etkiler.Beslenme bozukluğu olan çocuklar genellikle çiğneme bozuklukları gösterirler. Çiğneme bozukluğu çocukların büyüme sürecini ve genel sağlığını etkiler. Bu sebeple yeterli besin alamayan çocuklarda çeşitli sağlık sorunları görülebilir. Çocuklarda görülen çiğneme bozukluğu ebeveynleri de olumsuz etkileyebilir. Uzayan beslenme süresi ve besinleri çocuğa uygun hâle getirmede yaşanan zorluklar çocuk ile bakım veren arasında olumsuz bir etkileşime sebep olabilmektedir.

Ses Bozuklukları

Gırtlakta ses çıkarmak için titreşen iki kas olan ses telleri bulunur. Ses akciğerlerden gelen havanın ses tellerinde titreşim oluşturmasıyla meydana gelir. Yapılan birçok şey ses tellerine zarar verebilir. Çok fazla konuşmak, bağırarak konuşmak, gün içerisinde çok fazla telefon konuşması yapmak, sürekli boğaz temizlemek veya sigara içmek sesin kısılmasına neden olabilir. Ayrıca bu aktiviteler ses tellerinde nodül, polip, kist gibi sorunlara da yol açabilirler. Ses bozukluklarının diğer nedenleri arasında enfeksiyonlar, laringoözofageal reflü, ses teli kanaması, reinke ödemi, kas gerilim disfonisi, püberfoni (mutasyonel falsetto), kanser ve ses tellerini felç eden hastalıklar yer alır.Ses üretiminde bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan özellikler olursa ve/veya ses kalitesi bozulursa, sesin perde, şiddet, rezonans ve süre gibi özelliklerinde bireyin iletişimini sınırlayan değişimler meydana gelirse bu kişide ses bozukluğu olabilmektedir. Sesiniz üç haftadan uzun süredir kısılıyorsa, özellikle nezle veya grip olmadıysanız, mutlaka bir kulak burun boğaz hekimine danışmalısınız. Ses bozuklukları genelde yetişkinlerde görülse de çocuklarda da oluşabilmektedir.Ses bozukluklarının değerlendirilmesinde ve tedavisinde kulak burun boğaz hekimi ile dil ve konuşma terapistleri iş birliği içerisinde çalışırlar. Ses bozukluklarının altında yatan problemin tıbbi tanılanmasını kulak burun boğaz hekimi yapmaktadır. Dil ve konuşma terapistleri sesi ile ilgili problem yaşayan kişilere ses terapisi uygulamaktan sorumludur.Ses terapisi dil ve konuşma terapistleri tarafından verilmektedir ve terapilerin süresi ve sıklığı hastada var olan ses bozukluğuna ve ses özelliklerine göre değişkenlik gösterebilmektedir. Ses terapisi ses bozukluğu yaşayan tüm hastalara uygulanabilir ancak tedavinin doğru planlanabilmesi için ses bozukluğunun altında yatan nedenin bilinmesi gerekmektedir. Bazı durumlarda ses bozukluklarının tedavisinde sadece cerrahi müdahaleler gerekirken bazen sadece ses terapisi bazı durumlarda ise cerrahi öncesi ve/veya cerrahi sonrası ses terapisi gerekebilmektedir.

Gecikmiş Dil ve Konuşma

Çocuğun yaşına uygun dil ve konuşma becerilerini gösterememesi gecikmiş dil ve konuşma olarak adlandırılmaktadır. Her çocuğun gelişim süreci birbirinden farklıdır ancak belirli dönemler dil ve konuşma gelişimi için kritik dönem olarak görülmektedir. Çocuğun bu kritik dönemlerde gerekli becerileri gösterememesi bir desteğe ihtiyacı olduğuna işaret edebilmektedir. Gelişim dönemlerine göre 24-36 aylık bir çocuğun ortalama 50-100 sözcük kullanması ve anlaşılırlığının %50-80 oranında olması beklenirken; 4 yaş civarına gelmiş bir çocuğun uzun cümleler kurması, deneyimlerini anlatabilmesi ve %100’e yakın oranda bir anlaşılırlık göstermesi beklenmektedir.Eğer çocuğunuzun dil ve konuşma gelişiminde gecikme olduğunu düşünüyorsanız mutlaka bir dil ve konuşma terapistinden detaylı değerlendirme almalısınız. Dil ve konuşma terapisti detaylı bir değerlendirme sonrası çocuğunuzun dil gelişimini nasıl destekleyebileceğiniz konusunda size fikirler verebilir ve ek olarak çocuğunuzun dil ve konuşma terapisine ihtiyaç duyup duymadığını belirleyebilir.

Konuşma Sesi Bozuklukları

Konuşma sesi bozuklukları her yaştan bireyde görülebildiği gibi sıklıkla çocuklarda görülmektedir. Dil becerilerini yeni öğrenen küçük çocukların sesleri doğru şekilde söylemekte zorlanmaları normaldir. Bu öğrenme sürecinin bir parçasıdır; konuşma becerileri zamanla gelişir. Her yaşta belirli seslerde ustalaşırlar. 5-6 yaş civarında çoğu çocuk tüm kelime seslerinde ustalaşmayı öğrenmiştir. Ancak bazı çocukların konuşma sesi bozuklukları vardır. Bu beklenen yaşı aşan belirli sesleri ve kelimeleri söylemekte zorlanmak anlamına gelir. Bu durum çocuğun ne söylemeye çalıştığını anlamayı zorlaştırabilir.Konuşma sesi sorunları artikülasyon bozukluğunu ve fonolojik bozukluğu içerir. Artikülasyon bozukluğu belirli sesleri çıkarma sorunudur, çocuk henüz bu sesin edinimini gerçekleştirmemiştir. Fonolojik bozukluk ise ses hatalarından oluşan bir kalıptır. Çocuk çoğu sesin edinimini tamamlasa bile kelime içerisinde sesleri doğru yerde üretmekte zorlanıyor olabilir. Her iki durumda çocuğun konuşma anlaşılırlığını düşürerek sosyal, duygusal ve akademik gelişiminde zorlanmalara neden olabilir.Çoğu zaman, bir konuşma sesi bozukluğunun bilinen bir nedeni yoktur. Ancak bazı konuşma sesi hatalarına şunlar neden olabilir:

Nörolojik Problemler

  • Gelişim geriliği
  • Geçmişteki kulak enfeksiyonları gibi işitme veya işitme kaybı ile ilgili sorunlar
  • Yarık damak veya yarık dudak gibi konuşmayı etkileyen fiziksel problemler
  • Konuşmaya dahil olan sinirleri etkileyen bozukluklar
  • Otizm gibi gelişimsel bozukluklar
  • Down sendromu gibi genetik bozukluklar
  • Serebral palsi gibi sinir sistemi bozuklukları

Çocuklarda konuşma sesi bozukluklarını teşhis etmek önemlidir. Bunun için ilk olarak çocuğunuzun detaylı bir işitme taramasından geçmesi gerekmektedir. Çocuğunuzun işitmeyle ilgili bir problemi yoksa veya olan probleme yönelik müdahale gerçekleştiyse bir dil ve konuşma terapistine başvurabilirsiniz.Dil ve konuşma terapisti çocuğunuzun konuşma ve dil becerilerini detaylı bir şekilde değerlendirerek konuşma sesi bozukluğuna sahip olup olmadığını belirleyebilir ve gerekli terapi planını oluşturabilir.

 

Akıcılık Bozuklukları

Akıcılık bozuklukları terimi, kekemelik ve hızlı-bozuk konuşma olarak tanımlanan sorunları kapsamaktadır. En sık karşılaşılan akıcılık bozukluğu kekemeliktir. Kekemelik, seslerin, hecelerin veya kelimelerin tekrarı, seslerin uzaması ve konuşma sırasında duraklamalar (bloklar) ile karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Kekemeliği olan kişi ne söylemek istediğini tam olarak bilir, ancak normal bir konuşma akışı üretmekte ve sürdürmekte zorlanır. Bu konuşma kesintilerine, hızlı göz kırpma veya dudakların titremesi gibi ikinci davranışlar eşlik edebilir.

Rezonans Bozuklukları

Konuşma sırasında çıkarılan seslerin, burun veya ağız bölgesinde meydana gelen tıkanma veya kapanmaya bağlı olarak bozulması durumunda rezonans bozukluğu düşünülür. Rezonans bozuklukları genellikle yarık damak, bademciklerde büyüme veya nörolojik hastalıklar gibi belirli sağlık problemlerinin seyrinde izlenir.

Edinilmiş Dil Bozuklukları

Afazi: Beynin dilden sorumlu bölümlerinin hasar görmesi ile edinilmiş dil becerileri kaybedilir ve afazi olarak nitelendirilen dil bozukluğu oluşur. Afazi genellikle inme veya kafa travmasını takiben aniden ortaya çıkabildiği gibi beyin tümörü veya ilerleyici nörolojik bir hastalığın sonucu olarak yavaş yavaş da gelişebilir. Afazi yine beyin hasarından kaynaklanan dizartri veya konuşma apraksisi gibi konuşma bozukluklarıyla birlikte ortaya çıkabilir. Alıcı dil, ifade edici dil, okuma ve yazma bozuklukları hafif veya şiddetli olarak görülebilir.Dil ve konuşma terapisti afazili bireylerle çalışarak kaybolmuş becerileri geri kazandırmayı hedefler. Terapist tedavinin ilk aşamasında dil, konuşma, okuma ve yazmayla ilgili zayıflamış becerileri belirlemek için detaylı değerlendirme yapar ve ardından uygun tedaviye başlar.

Motor Konuşma Bozuklukları

Motor konuşma bozuklukları dizarti ve konuşma apraksisi olmak üzere iki temel durumu içerir. Bu durumlarda merkezi sinir sistemi ve/veya çevresel sinir sistemi ya da her iki sistem hasarına bağlı beyin ile konuşma mekanizması arasındaki bağlantı bozulur veya kesintiye uğrar. Bu durum konuşma amacıyla yüz, dil veya gırtlak kaslarını kontrol etmeyi ve/veya koordine etmeyi zorlaştırır. Dizartri ve/veya konuşma apraksisi çocuklarda ve yetişkinlerde görülebilir. Serebral palsi, multipl skleroz, kas distrofisi, miyastenia gravis, Parkinson hastalığı, demans, felç veya travmatik beyin hasarı gibi durumlarla ilişkilendirilirler.Dizartri semptomları dizartri tipine ve beyin lezyonunun konumuna göre değişir. Semptomlar, geveleyerek konuşma, konuşma hızının değişmesi (çok hızlı veya çok yavaş), yumuşak veya fısıltı şeklinde konuşma, konuşma sesi kalitesinde değişiklik (gergin ses) veya dil ve yüz kaslarını hareket ettirmede zorluk içerebilir.Apraksi belirtileri kişiden kişiye daha tutarlı görülebilmektedir. Bunlar arasında tutarsız konuşma sesi hataları, çok heceli kelimeleri üretmede zorluk, kelimeleri doğru bir şekilde tekrar etmede zorluk, bir sesi/kelimeyi çıkarmak için mücadele etmek ve yüz, dil ve gırtlak kaslarını koordine etme sorunları yer alır.Motor konuşma bozukluklarını tedavi etmek için bir dizi tedavi seçeneği mevcuttur. Dizartri tedavisi, konuşma üretiminde yer alan kasları güçlendirmeyi, konuşma hızını değiştirmeyi, konuşmanın solunum ve ses desteğini artırmayı ve konuşma üretiminin keskinliğini arttırmayı hedefler. Apraksi tedavileri ise koordinasyonu ve ses dizilimini geliştirmeye yönelik teknikleri içerir.